Antik dönemlerde yaşayan medeniyetlerde genellikle bir tanrıdan farklı isimlerle bahsedilirdi. Özellikle tanrılarının yerel karşılıklarını bulmaktan bir hayli hoşlanan Antik Yunanlılar, fethettikleri topraklarda keşfettikleri tanrılarda kendi tanrılarının özelliklerini gördükleri an o tanrıyı da sahiplenirdi. İki bölgenin tanrısı birleşerek daha güçlü bir tanrı ortaya çıkardı. Tıpkı Antik Mısır’ın Thoth’u ile Antik Yunan’ın Hermes’inin birleşmesiyle ortaya çıkan Hermes Trismegistus gibi.
Thoth, Antik Mısır’da yazının mucidi ve Ay tanrısıydı. Yazıyı öğreten ve
geliştiren oydu. Antik dönemlerde tanrılar zamanla farklı özellikler
kazanabiliyordu. Bunu Thoth örneğinde de görüyoruz. Zira Thoth ilk zamanlar Ay
ile ilişkilendirilirken zamanla Ay döngülerinin astrolojideki öneminin
anlaşılmasıyla büyüyle de ilişkilendirilmiştir. Büyü ve yazı arasındaki
ilişkinin güçlü olması sebebiyle de yazının mucidi olarak görülmeye
başlanmıştır. Bu arada “büyü ve yazı arasındaki güçlü ilişki de nereden çıktı
şimdi?” diye sorabilirsiniz. Konuyu çok dağıtmadan ve aradaki güçlü ilişki
hakkında fikir sahibi olabilmeniz için kavramların etimolojik kökeni hakkında
küçük bir açıklama yapayım: dilin yapısını ifade eden “gramer” sözcüğü,
büyülerin yazılı olduğu kitap anlamına gelen “grimoire” kelimesinden türemiştir.
Thoth’un Antik Yunan’daki karşılığı Hermes’ti. Nasıl ki Thoth, Antik
Mısırlılar için Ay, büyü ve yazı tanrısıyken Hermes de Antik Yunanlılar için
büyü ve yazı tanrısıydı. Yunanlılar İ.Ö. 332’de Büyük İskender komutasında
Mısır’ı keşfettikleri zaman Thoth’ta kendi tanrıları Hermes’i gördüler. Thoth’un
kutsal şehri ve kült merkezi Khnumu’ya da Hermapolis Magna (Büyük Hermapolis)
adını verdiler. Bundan sonra Hermapolis, Thoth’un kült merkezi olarak anılmaya
başlandı. Thoth ve Hermes’in
özdeşleştirilmesinden ise yeni bir tanrı figürü doğdu: Hermes Trismegistus.
Thoth'un kült merkezi kutsal şehri Hermapolis'in günümüzdeki görünümü |
Hermes Trismegistus isminin anlamı “üç kere büyük/ermiş Hermes” demektir. Antik
Mısır dilinde sıfattaki niteliğin en üst seviyesini gösteren en üstünlük
derecesini ifade etmek için sözcükler üç kez yinelenirdi. Sözcüğün üç kere
söylenmesiyle veya yazılmasıyla sözcüğün ifade ettiği isim yüceltilir (ululuğu
ve kutsallığı artırılır) ve güçlendirilirdi. Burada “bir şeyi üç kere tekrar
etme” geleneğine parantez açma ihtiyacı duyuyorum zira üç sayısına atfedilmiş kutsallığın
ya da gücün varlığının antik dönemlerden günümüze kadar ulaştığı söylenebilir.
Kültürümüzde de bunun yansımalarını görebiliriz. Örneğin gerçekleşmesinden
korkulan bir şeyi savuşturmak için tahtaya üç kere vurma ve “Allah’ın hakkı üç’tür”
inancı ve geleneği gibi uygulamalar, üç sayısına atfedilen gücü gözler önüne
seren niteliktedir.
Thoth ve Hermes’in birleşmesinden türeyen bir figür olan Hermes Trismegistus, zamanla büyü ve simya alanında oldukça önemli bir hale gelmiştir. Öğretisine ait metinlerin derlenmesiyle oluşan Hermetika, nam-ı diğer Zümrüt Tabletler, Hermes Trismegistus felsefesi hakkında bilgi verici nitelikte diyaloglar içerir. Hatta Zümrüt Tablet’lerin, ülkemizde yer alan Tyana Antik Kenti’ndeki Hermes heykelinin altında gizlenmiş bir mahzende altın bir tahtta oturan bir cesedin elinde bulunduğu iddia edilmektedir.
Zümrüt Tabletler'in bulunduğu iddia edilen Tyana Antik Kenti. Bor ilçesinde yer alır.
“Aşağıda olan yukarıda olan gibidir.”
"Aşağıda olan yukarıda olan gibidir." felsefesinden (Hermetizm) türeyen Ezoterizme ve Okültizme ilişkin sembolizm |
Adının anlamı “üç kere büyük” Hermes olunca, Thoth ve Hermes dışında aynı
figürle ilişkilendirilen üçüncü bir isimden de bu yazıda bahsetme ihtiyacı
duydum. O da Hz. İdris. Kur’an’da adı
geçen İdris Peygamber’in, Antik Mısır’daki Thoth ve Antik Yunan’daki Hermes ile
aynı kişi olduğu düşünülür. Zira sahip olduğu özellikler, söz konusu iki tanrı
figürüyle oldukça benzer. Hz. İdris’in kalemle yazı yazan ve kumaşla elbise
diken ilk insan olduğu, onun sayesinde insanların hayvan derisi giymekten
kurtuldukları, kumaşı bulduğu ve yazı yazmayı geliştirdiği söylenir. Bu sebeple
Antik Mısır ve Yunan papirüslerinde kendisinden “Terzi Hermes” olarak
bahsedilir. İdeolojisine dair şu sözler de kendisine atfedilir:
“İnsanlar ölümlü tanrılardır, tanrılar da ölümsüz insanlardır.”
Michelangelo'nun Adem'in Yaratılışı adlı eseri, söz konusu felsefe ile ilişkilendirilmiş. |
Terzi Hermes, Thoth, İdris ya da hepsinin toplamı olan Hermes Trismegistus’a
ait olduğu düşünülen bu sözleri ve felsefesi ise şu şekilde açıklanır:
“Eşyanın dışı, içi gibidir; içle dış arasında hiçbir ayrılık yoktur. Küçük
büyük gibidir. Küçükle büyük, arasında hiçbir ayrılık yoktur. Evrende hiçbir
şey ne iç, ne dış, ne küçük, ne büyüktür. Bir tek yasa ve o yasanın gördüğü bir
tek iş vardır. Bu sözlerin anlamını anlayan, gerçeği görür. Kimi insanlar bu
anlayışları, olağanüstü çabaları ve yetkinlikleriyle öteki insanların
görmediklerini görebilirler. Oysaki nedenler nedeni daima gizlidir. Çünkü
sonsuzluk, pek kısa bir son olan zaman ve gene pek kısa bir son olan mekân
içinde anlaşılamaz ve anlatılamaz. Bizler ancak, öldükten sonra onu
anlayabilir ve anlatabiliriz. Çünkü yaşarken, zaman ve mekânla sınırlıyız. Sınırsızlık, sınırlılık içinde kavranamaz.”
Sınırsızlık, sınırlılık içinde açıklanamaz. İşte bu yüzden havsalamız çoğu
şeyi açıklamakta ya da hayal etmekte yetersiz kalmaktadır: Biz niye varız?
Neden yaratıldık? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Ölümden sonra ne olacak?
Ölümden sonra bir hayat var mı? vb. sorular cevapsızdır. Bu sorular hakkında
ancak Antik Mısır vb. medeniyetlere ait mitolojilerden, metinlerden ve/veya
kutsal kitaplarda yazılanlardan yola çıkarak fikir yürütebiliyoruz. Tıpkı bu
sorulara cevap veremediğimiz gibi yaratıcıyı da hayal edemiyoruz. Yani havsalamız,
yaratıcıyı imgeleyemiyor, zira sınırlı havsalamızla sonsuz, zaman ve mekândan
bağımsız olan yaratıcıyı hayal etmek pek mümkün görünmüyor. Çoğumuzun zihnindeki
imgelem, mitolojik karakterlerin (Zeus, Ra vb.) tasvirlerinden ya da
ressamların eserlerindeki tanrı figürleri gösterimlerinden ibaret. Çünkü tıpkı
Terzi Hermes, Thoth, Hz. İdris ya da Hermes Trismegistus’un da dediği gibi:
“Sınırsızlık, sınırlılık içinde
kavranamaz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder