Antik Mısır tanrı ve tanrıçaları, ya da ikisini kapsar şekilde ve kestirme ifadeyle “ilahları”, pek çok farklı formda betimlenmiştir. Bu noktada akıllara Antik Mısır ilahlarının neden “hayvan başlı” tasvir edildikleri sorusu gelebilir. Örneğin Thoth insan gövdeli, ibis başlı tasvir edilirken Anubis, insan gövdeli çakal başlı tasvir edilebilmiştir. Bu tür melez gösterimlerde dikkat edilmesi gereken baş kısmının, ilahların özsel öğesi olup gövde kısmının ise ikincil yanını temsil ettiğidir. Bunu şu şekilde açıklayabiliriz. Örneğin aslan başlı insan gövdeli bir tasvir, insan biçiminde bir aslan ilahı temsil ederken insan başlı, aslan gövdeli bir tasvir ise aslan biçimini almış bir insanı temsil eder.
Aslan başlı, insan gövdeli tasviriyle tanrıça Sekhmet |
2. Amenhetep'in sfenksi (baş kısmını Amenhetep'in yüzünden, gövde kısmını ise aslandan alır |
Antik Mısır ilahlarının melez gösterimlerinde hayvan başı, ilahın kişiliğinin
bir özelliğini yansıtır. Örneğin aslan başlı insan gövdeli tasvir edilen
tanrıça Sekhmet’in öfkesi, bir aslan gibi şiddetli olabilirdi. Sekhmet’in
kişiliğinin şiddetli yönü, aslan başlığıyla tasvir edilmiştir. İbis başlı insan
gövdeli tasvir edilen Thoth’ın Ay tanrısı olma özelliği, ibis kuşunun gagasının
hilali andıran kıvrımıyla özdeşleştirildiğinden Thoth çoğu zaman ibis başlı
insan gövdeli tasvir edilmiştir.
İbis başlı, insan gövdeli Thoth tasviri. Burada Thoth'un hem baş yazman hem de ay tanrısı olma özelliklerini görmek mümkün |
Eski hanedanlık döneminde Antik Mısır ilahları çoğunlukla hayvan biçiminde
tasvir edilmiştir. Tanrılar genellikle koç, boğa, doğan ya da aslan biçiminde
tasvir edilirken tanrıçalar inek, akbaba, kobra ya da dişi aslanla
gösterilmiştir. Örneğin genel olarak ibis başlı insan gövdeli tasvir edilen
Thoth, eski hanedanlık döneminde babunla tasvir edilmiştir. Babun olarak tasvir
edildiği zaman Thoth, genellikle “büyük yazıcı”, “yazmanların ilahı” özelliğini
ifade etmiştir.
Antik Mısır ilahlarının hem insan, hem hayvan hem de melez biçimlerde tasvirleri
enderdir. Özellikle salt insan biçiminde tasvir edilen Antik Mısır ilahları
oldukça nadirdir. Tanrıça Hathor, tam insan biçiminde, bir inek biçiminde, inek
başlı bir kadın, yüzü insan ve sığır özellikleri taşıyan bir kadın olarak
tasvir edilme özelliğiyle söz konusu nadir Antik Mısır ilahlarından biridir.
İnek başlı bir kadın görünümünde tasvir edilen tanrıça Hathor |
Solda çakal başlı insan gövdeli Anubis, sağda inek başlı insan gövdeli Hathor |
Yüzü insan ve sığır özellikleri taşıyan bir kadın görünümündeki Hathor |
İnek görünümünde Hathor |
Antik Mısır ilahları hayvan biçimli, insan biçimli ve/veya melez tasvir
edilmiş olmalarına rağmen bu tasvirlerin hiçbiri, söz konusu Antik Mısır
ilahlarının gerçek formu değildi. Onlara verilmiş olan bu biçimler tanrı ve
tanrıçalara tanınabilir, birbirlerinden farklılaştırabilir ve görünür
özellikler kazandıran formaliteden ibaretti. Ne de olsa Antik Mısır’ın orta
krallık döneminde ortaya çıkan ve ölen kişiye öte dünyada yardımcı olacak
sözler içeren tabut metinlerinde de belirtilmiş olduğu üzere:
“Sadece ölen kişi, tanrı ve
tanrıçaların gerçek formunu görebilir.”
Dolayısıyla Antik Mısır ilahlarının insan biçimli, hayvan biçimli, yarı
insan yarı hayvan (melez) biçimli tasvirleri, Antik Mısırlıların havsalasının, yani
sınırlı karama yetisinin ürünüdür. Tam da bu noktada Hermes Trismegistus’a (ki
Hermes’in Antik Mısır’daki karşılığı Thoth’tur) ait olduğu düşünülen şu sözleri
paylaşmak yerinde olmakla birlikte yazının sonu için uygun olacaktır:
“…nedenler nedeni daima
gizlidir. Çünkü sonsuzluk, pek kısa bir son olan zaman ve gene pek kısa bir son
olan mekân içinde anlaşılamaz ve anlatılamaz. Bizler ancak, öldükten sonra onu
anlayabilir ve anlatabiliriz. Çünkü yaşarken, zaman ve mekânla sınırlıyız. Sınırsızlık,
sınırlılık içinde kavranamaz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder