8 Temmuz 2019 Pazartesi

AĞIZ AÇMA RİTÜELİ


Platform Mısır’ınGizem’i olunca ağız açma ritüelinin de Antik Mısır’la ilgili olacağı şüphe götürmesin. Yoksa burada anlatacaklarımın doktorların abeslangıyla (doktorların, hastaların ağzına bakarken kullandıkları çubuk) uzaktan yakından bir ilgisi yoktur; çünkü abeslang, Antik Mısırlı rahiplerin ağız açma (“ yahu neyin ağzını?” bilgisini birazdan vereceğim) seremonisinde kullandıkları araç gereçlerin yanında bir hayli masum kalıyor. Öte yandan benim bu yazıyı yazmama sebep olan da bir abeslangdır (Milyoner yarışmasında "abeslang nedir?" diye bir soru çıkınca aklıma ilk gelenin Ağız Açma Ritüeli olması, sadece bana has bir durum olsa gerek, insanın içi dışı Antik Mısır olunca bu durum gayet normal karşılanmalı=))

Neyse biz konumuza dönelim. Antik Mısırlılar için ölümden sonrası/öte dünya bir hayli önemliydi. Antik Mısırlılar yaşadıkları süre boyunca, ölümden sonrası için hazırlık yapıyorlardı. Örneğin öldükten sonra kendilerine ölümden sonraki hayatlarında rehberlik edecek Ölüler Kitabı’na sahip olabilmek için çalışıyorlar ve birikim yapıyorlardı (kefen parası gibi cüzi miktarlar da değil hani). Ölüler Kitabı’na sahip olmak her Antik Mısırlının harcı değildi. Bu kitaba orta düzeyin üstü ve üst düzey Antik Mısırlılar sahip olabiliyordu. Ölüler Kitabı’nı almaya gücü yetmeyenler ise kendi imkanlarıyla bu kitabın kopyasını yapmaya çalışıyordu. Bir Antik Mısırlı için bu yol gösterici kitaba sahip olmamak demek, öldükten sonra ruhunun huzura ermeyeceği ve Osiris’in kendisine cennet kapılarını açmayacağı anlamına geliyordu.



Ölümden sonrası kendileri için bu denli önemli olan Antik Mısırlılar için tabi ki mumyalama işlemiyle birlikte her şey bitmiyordu. Bu yazının konusunu da Antik Mısırlıların mumyalama işleminden sonra uyguladıkları ritüellerden biri olan Ağız Açma Ritüeli oluşturmaktadır.



Antik Mısırlılar, ölen kişinin ruhunun öte dünyada hayatta kalabilmesi için yiyecek ve suya ihtiyacı olduğuna inanıyorlardı. Ağız açma ritüeli de ölen kişinin öte dünyada yemek ve içmek gibi fiziksel/gündelik ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve hayatına (!) devam edebilmesi için gerekli bir ritüeldi. Yani ağız açma ritüeli, ölüyü tekrar hayata döndürebilmek için yapılan bir ritüeldi. Bu ritüel hem cenaze törenlerinde hem de tapınaklarla gerçekleştirildi. Peki bu ritüel nasıl yapılırdı?

Ağız açma ritüeli tanrıların, kralların ve diğer şahsiyetlerin heykelleri üzerinde yapıldığı gibi sonraki hanedanlıklar döneminde hem insanların hem de kutsal sayılan Apis boğalarının mumyalarının üzerinde de uygulanmaktaydı. Söz konusu ritüelle birlikte ölen kişinin mumyası ya da heykeli yeme, içme, nefes alma ve duyma gibi özellikler kazanabilecekti. Böylece ölen kişinin ruhu, yani Ka’sı beslenebilecekti.
Burada Kral Tutankhamon, Osiris'in heykeline ağız açmak için keski uzatırken resmedilmiştir 

Ağız açma ritüeli [Antik Mısır dilinde karşılığı: wpt (açmak)-r ya da wn (açığa vurmak)-r] uygulamalarının en eski 4. Hanedanlık dönemine kadar uzandığı keşfedilmiştir. Bu döneme ait Palermo taşında (Antik Mısır’ın ilk beş firavun sülalesine ilişkin bilgilerin yazılı olduğu taş) ve kraliyet görevlisi Metjen’in mezar duvarlarında konuyla ilgili gösterimler tespit edilmiştir; fakat yapılan keşiflere göre 4. Hanedanlık döneminde uygulanan ağız açma ritüeli ölüleri canlandırmaktan ziyade heykelleri canlandırmak için yapılmaktaydı (yani ölen kişinin mumyası üzerinde değil de, ölen kişiyi temsil eden heykel üzerinde).

Palermo taşı



Palermo taşında yazılanlara göre o dönemde ağız açma ritüeli “Altın Kalesi” olarak isimlendirilen kuyumcular köşesinde (Antik Mısır dilinde karşılığı: hwt nbw) yapılmaktaydı. Bu bölgenin, Hatnub taşocağına da işaret edebileceği yönünde yorumlar bulunmaktadır. Palermo taşında bahsi geçen ağız açma ritüeli, “Tanrı X’in heykelinin ağzını açma ve biçimlendirme ritüeli” olarak isimlendirilmiştir. Öte yandan Metjen’in tabut ve mezar duvarlarında resmedilen sahneler, söz konusu ritüelin 4 kere gerçekleştirildiğini göstermektedir. Antik Mısırlıların M.Ö. 3100 yılına kadar giden en eski dini yazıtları olan ve cenaze talimatlarından oluşan Piramit Metinleri’ndeki gösterimlerde de ağız açma ritüeli sırasında rahipler tarafından söylenen büyülü sözlerin Tanrı Horus, Seth, Thoth ve Dwn-anwy için dört kere tekrarlandığı ifade edilmiştir.

Piramit Metinleri'ne bir örnek: 1. Pepi'nin mezarından


5. Hanedanlık döneminde yaşamış olan Unas’ın mezar odasının duvarlarından elde edilen bilgiler de ağız açma ritüeliyle ilgili bilgiler içermektedir. Faulkner tarafından tercüme edilen bir metin, ağız açma ritüelinin uygulanışı konusunda bilgi verici niteliktedir:
(Ölen kişiye ithafen) “Ağzın, babası Osiris’in ağızını açan Horus’un serçe parmağıyla açılır.”
4. ve 5. Hanedanlık dönemlerindeki çoğu tasvirde, ağız açma ritüelinde kullanılan araç olarak Horus’un parmaklarına referans gösterilmiştir. Faulkner tarafından yapılan tercüme de bunun örneğidir.

Piramit Metinleri’nden elde edilen bilgilere göre 4. ve 5. Hanedanlık sonrasında ağız açma ritüelinde kullanılan araçlar farklılaşmıştır. Bu metinlere göre bir boğanın önayağı şeklinde tasvir edilen ahşap oyma keserler, ntj rwy olarak isimlendirilen jiletler ve psh-kef seti gibi araçlarla ağız açma ritüeli gerçekleştirilmiştir. Psh-kef seti genellikle 2 ntj rwy bıçağı, 2 ince şişe ve 4 ince kupadan oluşmaktaydı. Şişeler ve kupaların yarısı açık renk, yarısı ise koyu renkte boyanırdı. Psh-kef seti, Neferirkare’nin Abusir’deki ölüm tapınağında da yapılan kazılar sonucunda bulunmuştur.

Ağız açma ritüelinde kullanılan psh-kef seti örneği

Piramit metinlerinde anlatılan ağız açma seremonilerinde yer alan tanrıların, kimi zaman görev itibariyle yer değiştirdikleri anlaşılmaktadır. Orta krallığa mensup özel mezarlardan birinde yazılanlar şu şekildedir:

“Şimdi Ptah ölünün ağzını açmak için Horus’a eşlik eder, sonra Ptah ve Thoth ölüyü ankha dönüştürür. Thoth, bedendeki kalbin yerini değiştirir, böylece ölen kişi unuttuklarını hatırlar ve istediği kadar ekmek yiyebilir.”

Yeni krallığa ait bir ölüler kitabının 23. bölümünde yazılanlar ise şu şekildedir:

(Ölen kişinin dilinden) “Ağzım Ptah tarafından açılır, kemikler ağzımın içinden yerel tanrım tarafından çıkarılır. Sonra Thoth, büyüyle donanmış bir şekilde gelir, ağzım Ptah tarafından keskiyle ayrılır.”

Bu metinlerden, ağız açma işleminin Horus yerine Ptah tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca piramit metinlerinde tanrı Seth’ten de, ölünün ağzını açmak için demir keski kullanan bir tanrı olarak bahsedilmektedir. Dolayısıyla ağız açma işlemi ilk hanedanlık dönemi sadece Horus ile ilişkilendirilmiş olsa da sonrasında diğer tanrılar tarafından da gerçekleştirildiğine vurgu yapılmıştır.

19. Hanedanlığa gelindiğinde ise ağız açma seremonilerinde yer alan üst düzey rahiplerin, merkezi rol oynadıkları anlaşılmaktadır. 19. Hanedanlığa mensup 1. Seti’nin mezar duvarlarında ağız açma seremonileriyle ilgili gösterimler mevcuttur. Vezir Rekhmire’in mezar duvarlarında da aynı gösterimler bulunmaktadır. Vezir Rekhmire hem Tuthmosis III hem de Amenhotep II’nin zamanında vezirlik yapmıştır. Mezar duvarlarındaki bu sahneler, konuyla ilgili en iyi kaynaklardır. Özellikle 1. Seti’nin mezar duvarlarındaki gösterimler oldukça iyi durumdadır.
1. Seti'nin muhteşem mezarı


Ağız açma ritüeli, kişinin ölümünden sonra gerçekleştirilen ritüellerden sadece bir tanesiydi. The Anatomical Record dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma ağzı açma seremonisinin Antik Mısırlılar tarafından nasıl aktarıldığı konusunda aydınlatıcı bilgiler sunmaktadır:

“Tahnit/Mumyalama Ritüeli” ve “Apis Boğası Tahnit/Mumyalama Ritüeli”nde dehidrasyon (bedeni kurutma) ve cerrahi müdahaleden (organların çıkarılması) sonra ölü beden tekrar temizlendi ve sarılmadan önce kutsandı. Ağız, açılması için araçlarla zorlandı. Ağız çukuruna kutsal yağ ve reçine sürüldü.”

Ağız açma ritüeli sırasında mumyalara çok da nazik davranılmadığı, yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Roger Seiler ve Frank Rühli İsveç Mumya Projesi kapsamında 51 mumya, Antropoloji Enstitüsü ve Müzesinden de 100 mumya üzerinde yaptıkları çalışma sonucunda inceledikleri çoğu mumyanın ön dişlerinde kırıklar, deformasyonlar ve ağız travmaları olduğunu tespit etmişlerdir.
Mumyanın ön dişlerindeki deformasyonlardan, muhtemelen ağız açma ritüeline tabi tutulduğu anlaşılıyor


Ağız açma ritüeliyle ilgili ilginç bilgileri, daha iyi anlaşılması açısından maddeler halinde vermeyi uygun gördüm:

-Bu ritüellerin amacı, ölen kişiyi yeniden hayata döndürmekti.
-Antik Mısırlılar ruhun Ka (ruhsal beden) ve Ba (kişilik) gibi farklı varlıklardan oluştuğuna ve ölüm sırasında bu varlıkların geçici olarak bedenden ayrıldığına inanırdı. Her bir elemanın (Ka ve Ba gibi) ölen kişinin Sazlık Evi’ne (Antik Mısırlıların cennet tasviri) girebilmesi için tekrar birleşmesi gerekirdi.
-Antik Mısırlılar bu tür seremoniler yaparak ve büyüler kullanarak ölen kişinin geçici olarak ondan ayrılan Ka’sını ve Ba’sını ölen kişiye veya onu temsil eden heykele geri getirebileceklerine inanırdı.
-Bu ritüeller ve seremoniler tamamlandığında Antik Mısırlılar Ka ve Ba olarak isimlendirilen ruhun parçalarının bütünlüğünü korumak için onlara yiyecek ve içecek sunmanın, kutsal görevleri olduğunu düşünürlerdi.
-Eğer Ka ve Ba yeteri kadar beslenemezse bütün sunumların boşa gideceği ve Ka ve Ba’nın yok olacağı düşünülürdü.
-Ağız açma seremonisi ve ritüellerle ilgili çoğu metinden, Antik Mısırlıların ruhun yaşayanlar tarafından yapılan sunumlarla beslendiği sürece yaşayacağını, heykel vb. gibi bir forma girerek hayatına devam edebileceğini düşündükleri anlaşılmaktadır.
-Kherheb ya da Ker-Heb, Antik Mısır’ın üst düzey rahiplerinin ünvanıydı. Kherheb rahipleri tapınak seremonilerinin, dini metinlerin saklanmasının ve dini metinlerin anlatılmasının üstadıydı. Kherheb rahipleri, cenaze ritüellerinin, dini metin aktarımlarının ve ağız açma seremonileri gibi seremonilerin doğru ve uygun sırada yürütülmesinden sorumluydu.
-Kherheb tarafından söylenen sihirli ve gizli kelimelerin eti, ekmeği ve şarabı kutsal maddelere dönüştüreceğine inanılırdı.
-Sunulan maddi varlıklar rahipler ve ölen kişilerin akrabaları tarafından yenilirdi.
-Antik Mısırlılar mezarlarda sunulan bu yemekleri yemenin ölen kişiyle ve tanrılarla iletişime geçmelerini sağlayacağını düşünürdü.
-Antik Mısırlının ölümünden 70 gün sonra mezarında ritüeller yapılmaya başlanırdı.
-Zengin bir Antik Mısırlının mumyası, insan biçiminde tabuta konurdu. Tabutun üzerine ölümden sonraki hayatla ilgili tasvirler yapılırdı. Ölüler kitabının bir kopyası, mumyanın yanına yerleştirilirdi.
-Ağız açma seremonisi sırasında tabutun içindeki mumya, yüzü güneye bakacak şekilde ayakta durur pozisyona getirilirdi. Bu işlemi Anubis başlıklı rahip yapardı (ek bilgi: Anubis maskesi “Hery Sesheta” olarak isimlendirilir) ve bu maskeyi takan rahip mumyalama sürecinin yöneticisi konumundaydı.
Ritüelden bir gösterim

Anubis başlıklı rahip, ölen kişinin mumyasına ağız açma ritüeli uygularken

-Ritüel sırasında tütsüler yakılır ve tabutun üzerine bazen çiçekler serpiştirilirdi. Arınmak amaçlı tuz (çoğu korku filminde tuzun nasıl kullanıldığına şahit olmuşsunuzdur, uygulamanın temeli Antik Mısır’dır) ve inek sütü kullanılırdı.
-Rahip, ölen kişinin duygularını uyandırmak için ağza, gözlere, kulaklara ve buruna, ritüel keskisiyle dokunurdu (sonradan yapılan araştırmalar, rahiplerin sadece dokunmakla kalmadığını göstermektedir, çoğu mumyanın ağız deformasyonlarına ve ön diş kırıklarına sahip olmasından, ağız açma seremonilerinin çok sert geçtiğini anlamak mümkün). Böylece ölen kişinin ruhunun yemek sunumlarını ve kurbanlıkları kabul edeceğine ve konuşma kabiliyeti kazanacağına inanılırdı.
-Ölen kişinin ağız açma ritüeli tamamlandığında mumya tabutuna yerleştirilir ve mezar mühürlenirdi. Böylece ölen kişi öte dünya için artık tamamen hazır hale gelmiş olurdu.

Ağız Aça Ritüeli bana çağrıştırdığı, İslamiyetteki benzer ve farklı uygulamalara değinmeden de geçemeyeceğim: Örneğin ölen kişinin evinde "ölenin ağzı açılsın, ölünün ağzının tadı gelsin" diye helvalar kavrulmasının, Antik Mısırlıların mezarlara yiyecek ve içecek getirmelerinden pek de bir farkı yoktur. Öte yandan İslami inanışta ölenin ağzının açık kalmaması için çenesinin altından başa doğru ağzının bağlandığı bilinmektedir. Bu durum ise Antik Mısırlıların ağız açma uygulamalarının tam tersi niteliktedir. 

Bu bilgileri de verdikten sonra Mısır mitolojisi kaynaklı ve çok sevdiğim fantastik bir roman olan The Throne of Fire (Kane Günceleri) serisinde geçen bir sahne ile konuyu bağlayayım. Ne de olsa Ağız Açma Ritüeli'nin özü tam anlamıyla böyle bir şeyden ibaretti:

Serinin 2. kitabından bir sahne <3 =)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder