Platform Mısır’ınGizem’i olunca
ağız açma ritüelinin de Antik Mısır’la ilgili olacağı şüphe götürmesin. Yoksa
burada anlatacaklarımın doktorların abeslangıyla (doktorların, hastaların
ağzına bakarken kullandıkları çubuk) uzaktan yakından bir ilgisi yoktur; çünkü
abeslang, Antik Mısırlı rahiplerin ağız açma (“ yahu neyin ağzını?” bilgisini birazdan
vereceğim) seremonisinde kullandıkları araç gereçlerin yanında bir hayli masum
kalıyor. Öte yandan benim bu yazıyı yazmama sebep olan da bir abeslangdır (Milyoner yarışmasında "abeslang nedir?" diye bir soru çıkınca aklıma ilk gelenin Ağız Açma Ritüeli olması, sadece bana has bir durum olsa gerek, insanın içi dışı Antik Mısır olunca bu durum gayet normal karşılanmalı=))
Neyse biz konumuza dönelim. Antik
Mısırlılar için ölümden sonrası/öte dünya bir hayli önemliydi. Antik Mısırlılar
yaşadıkları süre boyunca, ölümden sonrası için hazırlık yapıyorlardı. Örneğin öldükten
sonra kendilerine ölümden sonraki hayatlarında rehberlik edecek Ölüler Kitabı’na
sahip olabilmek için çalışıyorlar ve birikim yapıyorlardı (kefen parası gibi
cüzi miktarlar da değil hani). Ölüler Kitabı’na sahip olmak her Antik
Mısırlının harcı değildi. Bu kitaba orta düzeyin üstü ve üst düzey Antik
Mısırlılar sahip olabiliyordu. Ölüler Kitabı’nı almaya gücü yetmeyenler ise
kendi imkanlarıyla bu kitabın kopyasını yapmaya çalışıyordu. Bir Antik Mısırlı
için bu yol gösterici kitaba sahip olmamak demek, öldükten sonra ruhunun huzura
ermeyeceği ve Osiris’in kendisine cennet kapılarını açmayacağı anlamına
geliyordu.
Ölümden sonrası kendileri için bu
denli önemli olan Antik Mısırlılar için tabi ki mumyalama işlemiyle birlikte
her şey bitmiyordu. Bu yazının konusunu da Antik Mısırlıların mumyalama
işleminden sonra uyguladıkları ritüellerden biri olan Ağız Açma Ritüeli
oluşturmaktadır.
Antik Mısırlılar, ölen kişinin
ruhunun öte dünyada hayatta kalabilmesi için yiyecek ve suya ihtiyacı olduğuna
inanıyorlardı. Ağız açma ritüeli de ölen kişinin öte dünyada yemek ve içmek
gibi fiziksel/gündelik ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve hayatına (!) devam
edebilmesi için gerekli bir ritüeldi. Yani ağız açma ritüeli, ölüyü tekrar
hayata döndürebilmek için yapılan bir ritüeldi. Bu ritüel hem cenaze
törenlerinde hem de tapınaklarla gerçekleştirildi. Peki bu ritüel nasıl
yapılırdı?
Ağız açma ritüeli tanrıların,
kralların ve diğer şahsiyetlerin heykelleri üzerinde yapıldığı gibi sonraki
hanedanlıklar döneminde hem insanların hem de kutsal sayılan Apis boğalarının
mumyalarının üzerinde de uygulanmaktaydı. Söz konusu ritüelle birlikte ölen
kişinin mumyası ya da heykeli yeme, içme, nefes alma ve duyma gibi özellikler
kazanabilecekti. Böylece ölen kişinin ruhu, yani Ka’sı beslenebilecekti.
Burada Kral Tutankhamon, Osiris'in heykeline ağız açmak için keski uzatırken resmedilmiştir |
Ağız açma ritüeli [Antik Mısır dilinde karşılığı: wpt (açmak)-r ya da wn (açığa vurmak)-r] uygulamalarının en eski 4. Hanedanlık dönemine kadar uzandığı keşfedilmiştir. Bu döneme ait Palermo taşında (Antik Mısır’ın ilk beş firavun sülalesine ilişkin bilgilerin yazılı olduğu taş) ve kraliyet görevlisi Metjen’in mezar duvarlarında konuyla ilgili gösterimler tespit edilmiştir; fakat yapılan keşiflere göre 4. Hanedanlık döneminde uygulanan ağız açma ritüeli ölüleri canlandırmaktan ziyade heykelleri canlandırmak için yapılmaktaydı (yani ölen kişinin mumyası üzerinde değil de, ölen kişiyi temsil eden heykel üzerinde).
Palermo taşı |
Palermo taşında yazılanlara göre
o dönemde ağız açma ritüeli “Altın Kalesi” olarak isimlendirilen kuyumcular
köşesinde (Antik Mısır dilinde karşılığı: hwt nbw) yapılmaktaydı. Bu bölgenin,
Hatnub taşocağına da işaret edebileceği yönünde yorumlar bulunmaktadır. Palermo
taşında bahsi geçen ağız açma ritüeli, “Tanrı X’in heykelinin ağzını açma ve
biçimlendirme ritüeli” olarak isimlendirilmiştir. Öte yandan Metjen’in tabut ve
mezar duvarlarında resmedilen sahneler, söz konusu ritüelin 4 kere
gerçekleştirildiğini göstermektedir. Antik Mısırlıların M.Ö. 3100 yılına kadar
giden en eski dini yazıtları olan ve cenaze talimatlarından oluşan Piramit
Metinleri’ndeki gösterimlerde de ağız açma ritüeli sırasında rahipler
tarafından söylenen büyülü sözlerin Tanrı Horus, Seth, Thoth ve Dwn-anwy için
dört kere tekrarlandığı ifade edilmiştir.
Piramit Metinleri'ne bir örnek: 1. Pepi'nin mezarından |
5. Hanedanlık döneminde yaşamış
olan Unas’ın mezar odasının duvarlarından elde edilen bilgiler de ağız açma
ritüeliyle ilgili bilgiler içermektedir. Faulkner tarafından tercüme edilen bir
metin, ağız açma ritüelinin uygulanışı konusunda bilgi verici niteliktedir:
(Ölen kişiye ithafen) “Ağzın,
babası Osiris’in ağızını açan Horus’un serçe parmağıyla açılır.”
4. ve 5. Hanedanlık
dönemlerindeki çoğu tasvirde, ağız açma ritüelinde kullanılan araç olarak Horus’un
parmaklarına referans gösterilmiştir. Faulkner tarafından yapılan tercüme de
bunun örneğidir.
Piramit Metinleri’nden elde
edilen bilgilere göre 4. ve 5. Hanedanlık sonrasında ağız açma ritüelinde
kullanılan araçlar farklılaşmıştır. Bu metinlere göre bir boğanın önayağı
şeklinde tasvir edilen ahşap oyma keserler, ntj rwy olarak isimlendirilen
jiletler ve psh-kef seti gibi araçlarla ağız açma ritüeli gerçekleştirilmiştir.
Psh-kef seti genellikle 2 ntj rwy bıçağı, 2 ince şişe ve 4 ince kupadan
oluşmaktaydı. Şişeler ve kupaların yarısı açık renk, yarısı ise koyu renkte
boyanırdı. Psh-kef seti, Neferirkare’nin Abusir’deki ölüm tapınağında da yapılan
kazılar sonucunda bulunmuştur.
Ağız açma ritüelinde kullanılan psh-kef seti örneği |
Piramit metinlerinde anlatılan
ağız açma seremonilerinde yer alan tanrıların, kimi zaman görev itibariyle yer
değiştirdikleri anlaşılmaktadır. Orta krallığa mensup özel mezarlardan birinde
yazılanlar şu şekildedir:
“Şimdi Ptah ölünün ağzını açmak
için Horus’a eşlik eder, sonra Ptah ve Thoth ölüyü ankha dönüştürür. Thoth,
bedendeki kalbin yerini değiştirir, böylece ölen kişi unuttuklarını hatırlar ve
istediği kadar ekmek yiyebilir.”
Yeni krallığa ait bir ölüler
kitabının 23. bölümünde yazılanlar ise şu şekildedir:
(Ölen kişinin dilinden) “Ağzım Ptah
tarafından açılır, kemikler ağzımın içinden yerel tanrım tarafından çıkarılır. Sonra
Thoth, büyüyle donanmış bir şekilde gelir, ağzım Ptah tarafından keskiyle
ayrılır.”
Bu metinlerden, ağız açma
işleminin Horus yerine Ptah tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca
piramit metinlerinde tanrı Seth’ten de, ölünün ağzını açmak için demir keski
kullanan bir tanrı olarak bahsedilmektedir. Dolayısıyla ağız açma işlemi ilk
hanedanlık dönemi sadece Horus ile ilişkilendirilmiş olsa da sonrasında diğer
tanrılar tarafından da gerçekleştirildiğine vurgu yapılmıştır.
19. Hanedanlığa gelindiğinde ise
ağız açma seremonilerinde yer alan üst düzey rahiplerin, merkezi rol
oynadıkları anlaşılmaktadır. 19. Hanedanlığa mensup 1. Seti’nin mezar
duvarlarında ağız açma seremonileriyle ilgili gösterimler mevcuttur. Vezir
Rekhmire’in mezar duvarlarında da aynı gösterimler bulunmaktadır. Vezir
Rekhmire hem Tuthmosis III hem de Amenhotep II’nin zamanında vezirlik
yapmıştır. Mezar duvarlarındaki bu sahneler, konuyla ilgili en iyi kaynaklardır.
Özellikle 1. Seti’nin mezar duvarlarındaki gösterimler oldukça iyi durumdadır.
1. Seti'nin muhteşem mezarı |
Ağız açma ritüeli, kişinin
ölümünden sonra gerçekleştirilen ritüellerden sadece bir tanesiydi. The
Anatomical Record dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma ağzı açma seremonisinin
Antik Mısırlılar tarafından nasıl aktarıldığı konusunda aydınlatıcı bilgiler sunmaktadır:
“Tahnit/Mumyalama Ritüeli” ve
“Apis Boğası Tahnit/Mumyalama Ritüeli”nde dehidrasyon (bedeni kurutma) ve
cerrahi müdahaleden (organların çıkarılması) sonra ölü beden tekrar temizlendi
ve sarılmadan önce kutsandı. Ağız, açılması için araçlarla zorlandı. Ağız
çukuruna kutsal yağ ve reçine sürüldü.”
Ağız açma ritüeli sırasında
mumyalara çok da nazik davranılmadığı, yapılan araştırmalar sonucunda ortaya
çıkmıştır. Roger Seiler ve Frank Rühli İsveç Mumya Projesi kapsamında 51 mumya,
Antropoloji Enstitüsü ve Müzesinden de 100 mumya üzerinde yaptıkları çalışma
sonucunda inceledikleri çoğu mumyanın ön dişlerinde kırıklar, deformasyonlar ve
ağız travmaları olduğunu tespit etmişlerdir.
Mumyanın ön dişlerindeki deformasyonlardan, muhtemelen ağız açma ritüeline tabi tutulduğu anlaşılıyor |
Ağız açma ritüeliyle ilgili
ilginç bilgileri, daha iyi anlaşılması açısından maddeler halinde vermeyi uygun
gördüm:
-Bu ritüellerin amacı, ölen
kişiyi yeniden hayata döndürmekti.
-Antik Mısırlılar ruhun Ka
(ruhsal beden) ve Ba (kişilik) gibi farklı varlıklardan oluştuğuna ve ölüm
sırasında bu varlıkların geçici olarak bedenden ayrıldığına inanırdı. Her bir
elemanın (Ka ve Ba gibi) ölen kişinin Sazlık Evi’ne (Antik Mısırlıların cennet
tasviri) girebilmesi için tekrar birleşmesi gerekirdi.
-Antik Mısırlılar bu tür
seremoniler yaparak ve büyüler kullanarak ölen kişinin geçici olarak ondan
ayrılan Ka’sını ve Ba’sını ölen kişiye veya onu temsil eden heykele geri
getirebileceklerine inanırdı.
-Bu ritüeller ve seremoniler
tamamlandığında Antik Mısırlılar Ka ve Ba olarak isimlendirilen ruhun
parçalarının bütünlüğünü korumak için onlara yiyecek ve içecek sunmanın, kutsal
görevleri olduğunu düşünürlerdi.
-Eğer Ka ve Ba yeteri kadar
beslenemezse bütün sunumların boşa gideceği ve Ka ve Ba’nın yok olacağı
düşünülürdü.
-Ağız açma seremonisi ve
ritüellerle ilgili çoğu metinden, Antik Mısırlıların ruhun yaşayanlar
tarafından yapılan sunumlarla beslendiği sürece yaşayacağını, heykel vb. gibi
bir forma girerek hayatına devam edebileceğini düşündükleri anlaşılmaktadır.
-Kherheb ya da Ker-Heb, Antik
Mısır’ın üst düzey rahiplerinin ünvanıydı. Kherheb rahipleri tapınak
seremonilerinin, dini metinlerin saklanmasının ve dini metinlerin
anlatılmasının üstadıydı. Kherheb rahipleri, cenaze ritüellerinin, dini metin
aktarımlarının ve ağız açma seremonileri gibi seremonilerin doğru ve uygun
sırada yürütülmesinden sorumluydu.
-Kherheb tarafından söylenen sihirli
ve gizli kelimelerin eti, ekmeği ve şarabı kutsal maddelere dönüştüreceğine
inanılırdı.
-Sunulan maddi varlıklar rahipler
ve ölen kişilerin akrabaları tarafından yenilirdi.
-Antik Mısırlılar mezarlarda sunulan
bu yemekleri yemenin ölen kişiyle ve tanrılarla iletişime geçmelerini
sağlayacağını düşünürdü.
-Antik Mısırlının ölümünden 70
gün sonra mezarında ritüeller yapılmaya başlanırdı.
-Zengin bir Antik Mısırlının mumyası,
insan biçiminde tabuta konurdu. Tabutun üzerine ölümden sonraki hayatla ilgili
tasvirler yapılırdı. Ölüler kitabının bir kopyası, mumyanın yanına
yerleştirilirdi.
-Ağız açma seremonisi sırasında tabutun
içindeki mumya, yüzü güneye bakacak şekilde ayakta durur pozisyona getirilirdi.
Bu işlemi Anubis başlıklı rahip yapardı (ek bilgi: Anubis maskesi “Hery Sesheta”
olarak isimlendirilir) ve bu maskeyi takan rahip mumyalama sürecinin yöneticisi
konumundaydı.
Ritüelden bir gösterim |
Anubis başlıklı rahip, ölen kişinin mumyasına ağız açma ritüeli uygularken |
-Ritüel sırasında tütsüler
yakılır ve tabutun üzerine bazen çiçekler serpiştirilirdi. Arınmak amaçlı tuz
(çoğu korku filminde tuzun nasıl kullanıldığına şahit olmuşsunuzdur,
uygulamanın temeli Antik Mısır’dır) ve inek sütü kullanılırdı.
-Rahip, ölen kişinin duygularını
uyandırmak için ağza, gözlere, kulaklara ve buruna, ritüel keskisiyle dokunurdu
(sonradan yapılan araştırmalar, rahiplerin sadece dokunmakla kalmadığını
göstermektedir, çoğu mumyanın ağız deformasyonlarına ve ön diş kırıklarına
sahip olmasından, ağız açma seremonilerinin çok sert geçtiğini anlamak mümkün).
Böylece ölen kişinin ruhunun yemek sunumlarını ve kurbanlıkları kabul edeceğine
ve konuşma kabiliyeti kazanacağına inanılırdı.
-Ölen kişinin ağız açma ritüeli
tamamlandığında mumya tabutuna yerleştirilir ve mezar mühürlenirdi. Böylece ölen
kişi öte dünya için artık tamamen hazır hale gelmiş olurdu.
Ağız Aça Ritüeli bana çağrıştırdığı, İslamiyetteki benzer ve farklı uygulamalara değinmeden de geçemeyeceğim: Örneğin ölen kişinin evinde "ölenin ağzı açılsın, ölünün ağzının tadı gelsin" diye helvalar kavrulmasının, Antik Mısırlıların mezarlara yiyecek ve içecek getirmelerinden pek de bir farkı yoktur. Öte yandan İslami inanışta ölenin ağzının açık kalmaması için çenesinin altından başa doğru ağzının bağlandığı bilinmektedir. Bu durum ise Antik Mısırlıların ağız açma uygulamalarının tam tersi niteliktedir.
Bu bilgileri de verdikten sonra Mısır mitolojisi kaynaklı ve çok sevdiğim fantastik bir roman olan The Throne of Fire (Kane Günceleri) serisinde geçen bir sahne ile konuyu bağlayayım. Ne de olsa Ağız Açma Ritüeli'nin özü tam anlamıyla böyle bir şeyden ibaretti:
Serinin 2. kitabından bir sahne <3 =) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder