Bir önceki “Fırtınalı Bir Günde Fırtına Tanrılarına Dair” başlıklı yazımı yazmaktaki temel motivasyonum o günün fırtınalı bir gün olmasıydı. Bu yazımı yazmaktaki motivasyonum da bir doğa olayına dayanması bakımından aynı: Bulunduğum şehirde günlerdir süren sis. Dolayısıyla sis tanrılarını anıp sisin bir an önce kalkmasını dilemek amacıyla böyle bir yazı yazmak istedim=) Fakat mitoloji bu konuda fırtına tanrılarında olduğu gibi bereketli değil. Zira sis tanrısı olarak ifade edilen tanrıların sayısı bir hâyli az. Söz konusu az sayıdaki tanrıların da biricik özelliği sis tanrısı olmak değil. Sis tanrısı olma özelliği, sahip oldukları özelliklerden sadece biri.
Antik Mısır mitolojisine başvurduğumda (tabii ki önceliğim Antik
Mısır<3) karşıma çıkan Tefnut’un, sis tanrıçası olma özelliği ile anıldığı
çok az kaynak var. Tefnut, baskın olarak nem, nemli hava, çiğ ve yağmur
tanrıçası olarak anılıyor. Hava tanrısı Shu’nun hem kız kardeşi hem de eşi olan
Tefnut, antik Mısır mitolojisinin en önemli kozmik olayını anlattığım yazımda geçen yeryüzü tanrısı Geb ve
gökyüzü tanrıçası Nut’un annesi olarak karşımıza çıkıyor. Tefnut ile ilgili
dikkatimi en çok çeken unsur ise isminin etimolojisi. Zira ismi “onomatopoetik”
bir özellik gösteriyor. Dil biliminde nadiren de olsa “ekoizm” olarak ifade
edilebilen, telaffuzu ve yazımı zor bir kelime olan onomatopoeia, tanımladığı
sesi fonetik olarak taklit eden, o sese benzeyen yansıma sesleri (ekoizm) oluşturma
sürecidir. Örneğin kedi ve köpek seslerini ifade etmek için kullanılan “miyav”,
“hav hav” ya da saat sesini taklit eden “tik tak” gibi kelimeler birer onomatopoetik
özelliktedir. Tefnut’a dönecek olursak mitolojiye göre Tefnut, babası yaratıcı
tanrı Atum’un onu tükürmesiyle yaratılmış, bu sebeple Tefnut ismini almıştır. Dikkat
edilecek olursa tükürme eylemi sırasında çıkan ses ile Tefnut kelimesi
arasındaki benzerlik ilişkisi kolaylıkla fark edilebilir. Tefnut’un
etimolojisi, dillerin kökenine son derece meraklı (bir logofil=)) ve sırf bu
konuyla ilgili bir blog sahibi olarak
çok ilgimi çekmesi sebebiyle bu yazımda yer almayı hak etti. Yoksa Tefnut’u bu
yazımda anmamın, onun nadiren bahsedilen sis tanrıçası olma özelliğiyle
doğrudan bir ilgisi yok=)
Elinde bilgeliğin anahtarı Ankh ve başında Güneş diskiyle aslan başlı olarak tasvir edilen tanrıça Tefnut görseli |
Sis tanrıçası olma özelliği Tefnut’a göre daha belirgin olan tanrıça
Achlys, Yunan mitolojisinde karşımıza çıkıyor. Buna rağmen Achlys, doğrudan sis
tanrıçası olarak değil, daha kasvetli bir şekilde sisle ilişkilendiriliyor:
“Ölüm sisinin, ölülerin gözlerinin bulanıklaşmasının kişileşmiş hâli.”
Barındırdığı bu kasvet yetmiyormuş gibi daha da iç karartıcı bazı
özelliklere de sahip olan Achlys, sisli günlerin ağır kasvetinin sorumlusu gibi
görünüyor:
“Sefaletin, üzüntünün ve ölümcül zehirlerin tanrıçası.”
İç karartıcı bu özellikleri Achlys’in, “Keres” olarak bilinen dişi ruh grubunun bir üyesi olarak anılmasını da beraberinde getiriyor. Keres, Pandora’nın kavanozundan insanlığı rahatsız etmek için salınan kötü dişi ruhlar olarak ifade edilir. Bu dişi ruhlar kötülük salanlar (kakoi), hastalık salanlar (nosoi) ve felaket salanlar (lugra) olmak üzere üç gruptur. Bu noktada Achlys’in sahip olduğu iç karartıcı özellikler itibarıyla hem kakoi hem nosoi hem de lugra grubuna hizmet ettiği ifade edilebilir. Keres, acı çekerek ölenlerin ya da ölümü kanlı olanların ruhlarından ziyafet çeker. Bu sebeple “şiddetli ölümün kana susamış ruhları” olarak da ifade edilir. Bu noktada Thanatos’tan ayrılır. Zira Thanatos, ölümü şiddetli olmayan, mutlu bir şekilde ölenlerin ölümünden sorumlu bir ölüm tanrısıdır.
Tanrıça Achlys'in temsili görseli (Yunan didaktik şiirinin babası olarak bilinen Hesiodos'un tabiriyle Achlys, Herkül'ün kalkanında solgun, zayıf ve ağlayan bir şekilde göründü...) |
Achlys’in antik Roma mitolojisindeki karşılığı Caligo’dur. Bir sis
tanrıçası olan Caligo, evrenin yaratılışından önceki mitolojik boşluk olan Chaos’un
annesidir. Dolayısıyla mitolojiden yola çıkarak evren yaratılmadan önce kaosun,
kaostan önce ise sisin olduğunu ifade edebiliriz. Sis tanrıçasının çocuğu
olarak ifade edilen Chaos, gece tanrıçası Nyx ve karanlık tanrısı Erebus’u
dünyaya getirir. Nyx ve Erebus ise gökyüzünün parlak ışığının tanrısı olan
Aether ile gün tanrıçası Hemera’yı dünyaya getirir. İşte burada yine bir “logofil”
olarak ilginç bir nokta dikkatimi çekiyor: Gün tanrıçası “Hemera” ile sevdiğim
bir grup olan “İmera” arasındaki fonetik benzerlik=) Rumcadan Lazcaya geçen
İmera’nın “gün” anlamına gelmesi bu durumu daha da ilginç bir hâle getiriyor.
Zaten imeranın etimolojisine baktığımda da tahminimde yanılmadığımı anladım.
Yunanca emeradan imeraya dönüşen kelime, Lazcaya giriş yapıp sevdiğim grubun
ismi hâline gelmiş. Emeranın da antik Yunan’ın gün tanrıçası Hemera’dan
geldiğini ifade etmeme gerek yok sanırım=)
Kelime merakım Achlys’in kasvetini bir anda ortadan kaldırmaya yetti.
Umarım Achlys, gökyüzünden kasvetini çeker ve gökyüzü Hemera'nın ışığıyla dolar=) O zaman
Hemera’yı cesaretlendirmek için İmera grubundan Türkçede “gün ışığım” anlamına
gelen İmera Fera parçasını dinleyeyim ve
sizin de dinlemeniz için sizi linke yönlendireyim=)
(Not: Bu bir iş birliği
değildir. Durum, sadece kelime birliğinden, yani etimolojik birliktelikten
ibarettir=))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder