3 Mart 2024 Pazar

Kaostan Önce Sis Vardı: Sisli Bir Günde Sis Tanrılarına Dair

Bir önceki “Fırtınalı Bir Günde Fırtına Tanrılarına Dair” başlıklı yazımı yazmaktaki temel motivasyonum o günün fırtınalı bir gün olmasıydı. Bu yazımı yazmaktaki motivasyonum da bir doğa olayına dayanması bakımından aynı: Bulunduğum şehirde günlerdir süren sis. Dolayısıyla sis tanrılarını anıp sisin bir an önce kalkmasını dilemek amacıyla böyle bir yazı yazmak istedim=) Fakat mitoloji bu konuda fırtına tanrılarında olduğu gibi bereketli değil. Zira sis tanrısı olarak ifade edilen tanrıların sayısı bir hâyli az. Söz konusu az sayıdaki tanrıların da biricik özelliği sis tanrısı olmak değil. Sis tanrısı olma özelliği, sahip oldukları özelliklerden sadece biri.

Antik Mısır mitolojisine başvurduğumda (tabii ki önceliğim Antik Mısır<3) karşıma çıkan Tefnut’un, sis tanrıçası olma özelliği ile anıldığı çok az kaynak var. Tefnut, baskın olarak nem, nemli hava, çiğ ve yağmur tanrıçası olarak anılıyor. Hava tanrısı Shu’nun hem kız kardeşi hem de eşi olan Tefnut, antik Mısır mitolojisinin en önemli kozmik olayını anlattığım yazımda geçen yeryüzü tanrısı Geb ve gökyüzü tanrıçası Nut’un annesi olarak karşımıza çıkıyor. Tefnut ile ilgili dikkatimi en çok çeken unsur ise isminin etimolojisi. Zira ismi “onomatopoetik” bir özellik gösteriyor. Dil biliminde nadiren de olsa “ekoizm” olarak ifade edilebilen, telaffuzu ve yazımı zor bir kelime olan onomatopoeia, tanımladığı sesi fonetik olarak taklit eden, o sese benzeyen yansıma sesleri (ekoizm) oluşturma sürecidir. Örneğin kedi ve köpek seslerini ifade etmek için kullanılan “miyav”, “hav hav” ya da saat sesini taklit eden “tik tak” gibi kelimeler birer onomatopoetik özelliktedir. Tefnut’a dönecek olursak mitolojiye göre Tefnut, babası yaratıcı tanrı Atum’un onu tükürmesiyle yaratılmış, bu sebeple Tefnut ismini almıştır. Dikkat edilecek olursa tükürme eylemi sırasında çıkan ses ile Tefnut kelimesi arasındaki benzerlik ilişkisi kolaylıkla fark edilebilir. Tefnut’un etimolojisi, dillerin kökenine son derece meraklı (bir logofil=)) ve sırf bu konuyla ilgili bir blog sahibi olarak çok ilgimi çekmesi sebebiyle bu yazımda yer almayı hak etti. Yoksa Tefnut’u bu yazımda anmamın, onun nadiren bahsedilen sis tanrıçası olma özelliğiyle doğrudan bir ilgisi yok=)

Elinde bilgeliğin anahtarı Ankh ve başında Güneş diskiyle aslan başlı olarak tasvir edilen tanrıça Tefnut görseli


Sis tanrıçası olma özelliği Tefnut’a göre daha belirgin olan tanrıça Achlys, Yunan mitolojisinde karşımıza çıkıyor. Buna rağmen Achlys, doğrudan sis tanrıçası olarak değil, daha kasvetli bir şekilde sisle ilişkilendiriliyor:

“Ölüm sisinin, ölülerin gözlerinin bulanıklaşmasının kişileşmiş hâli.”

Barındırdığı bu kasvet yetmiyormuş gibi daha da iç karartıcı bazı özelliklere de sahip olan Achlys, sisli günlerin ağır kasvetinin sorumlusu gibi görünüyor:

“Sefaletin, üzüntünün ve ölümcül zehirlerin tanrıçası.”

İç karartıcı bu özellikleri Achlys’in, “Keres” olarak bilinen dişi ruh grubunun bir üyesi olarak anılmasını da beraberinde getiriyor. Keres, Pandora’nın kavanozundan insanlığı rahatsız etmek için salınan kötü dişi ruhlar olarak ifade edilir. Bu dişi ruhlar kötülük salanlar (kakoi), hastalık salanlar (nosoi) ve felaket salanlar (lugra) olmak üzere üç gruptur. Bu noktada Achlys’in sahip olduğu iç karartıcı özellikler itibarıyla hem kakoi hem nosoi hem de lugra grubuna hizmet ettiği ifade edilebilir. Keres, acı çekerek ölenlerin ya da ölümü kanlı olanların ruhlarından ziyafet çeker. Bu sebeple “şiddetli ölümün kana susamış ruhları” olarak da ifade edilir. Bu noktada Thanatos’tan ayrılır. Zira Thanatos, ölümü şiddetli olmayan, mutlu bir şekilde ölenlerin ölümünden sorumlu bir ölüm tanrısıdır.

Tanrıça Achlys'in temsili görseli (Yunan didaktik şiirinin babası olarak bilinen Hesiodos'un tabiriyle Achlys, Herkül'ün kalkanında solgun, zayıf ve ağlayan bir şekilde göründü...) 

Achlys’in antik Roma mitolojisindeki karşılığı Caligo’dur. Bir sis tanrıçası olan Caligo, evrenin yaratılışından önceki mitolojik boşluk olan Chaos’un annesidir. Dolayısıyla mitolojiden yola çıkarak evren yaratılmadan önce kaosun, kaostan önce ise sisin olduğunu ifade edebiliriz. Sis tanrıçasının çocuğu olarak ifade edilen Chaos, gece tanrıçası Nyx ve karanlık tanrısı Erebus’u dünyaya getirir. Nyx ve Erebus ise gökyüzünün parlak ışığının tanrısı olan Aether ile gün tanrıçası Hemera’yı dünyaya getirir. İşte burada yine bir “logofil” olarak ilginç bir nokta dikkatimi çekiyor: Gün tanrıçası “Hemera” ile sevdiğim bir grup olan “İmera” arasındaki fonetik benzerlik=) Rumcadan Lazcaya geçen İmera’nın “gün” anlamına gelmesi bu durumu daha da ilginç bir hâle getiriyor. Zaten imeranın etimolojisine baktığımda da tahminimde yanılmadığımı anladım. Yunanca emeradan imeraya dönüşen kelime, Lazcaya giriş yapıp sevdiğim grubun ismi hâline gelmiş. Emeranın da antik Yunan’ın gün tanrıçası Hemera’dan geldiğini ifade etmeme gerek yok sanırım=)

Kelime merakım Achlys’in kasvetini bir anda ortadan kaldırmaya yetti. Umarım Achlys, gökyüzünden kasvetini çeker ve gökyüzü Hemera'nın ışığıyla dolar=) O zaman Hemera’yı cesaretlendirmek için İmera grubundan Türkçede “gün ışığım” anlamına gelen  İmera Fera parçasını dinleyeyim ve sizin de dinlemeniz için sizi linke yönlendireyim=)

(Not: Bu bir iş birliği değildir. Durum, sadece kelime birliğinden, yani etimolojik birliktelikten ibarettir=))