Mısır mitolojisi insanın yaratılışıyla ilgili iki hikâyeden bahseder. Söz konusu hikâyelerden biri olumsuz, diğeri ise olumlu bir hikâyedir. İki hikâyenin de ortak noktası, insanların yaratıcı güneş tanrısı Atum’un dökülen gözyaşlarından yaratılmasıdır.
Yaratıcı güneş tanrısı Atum |
Mısır dilinde “insanlar” ve “gözyaşı” kelimelerinin sesteş olmasının sebebi de budur. Atum’un gözyaşlarının dökülme sebebi itibarıyla hikâyelerden biri olumsuz, diğeri ise olumludur. İlk olarak 714 numaralı sanduka metinlerinde geçen olumsuz hikâyeden başlayalım [sanduka metinleri, defin malzemelerinin üzerine yazılan çeşitli büyülü ya da özlü sözlerdir, orta krallık dönemine kadar (M.Ö. 2050-M.Ö. 1650) sanduka metinleri yazma geleneği sürdürülmüştür]:
Orta Krallık 12. Hanedanlık dönemine ait bir sanduka metni (M.Ö. 1985-M.Ö. 1795) |
Yaratıcı güneş tanrısı Atum, çocukları Tefnut ve Shu’yu araması için kızı güneş
gözü tanrıçasını görevlendirir. Shu, kendi çocukları olan ve birbirlerine sıkı sıkıya sarılmış yeryüzü tanrısı Geb ve gökyüzü tanrıçası Nut’u ayıran hava tanrısıdır. Shu’nun hem kız kardeşi hem de eşi olan Tefnut ise nem, çiğ, sis ve yağmur tanrıçası olarak bilinmekle birlikte Tefnut’un Atum’un tükürüğünden yaratıldığı söylenir. Zira tükürme eylemi sırasında çıkan ses ve tefnut
kelimesi düşünüldüğünde ikisi arasında benzerlik ilişkisi kurmak mümkündür.
Dolayısıyla yazının başında ifade ettiğim gözyaşı ve insan kelimeleri
arasındaki sesteşlik ile tükürme eylemi ve tefnut kelimesi arasındaki sesteşlik
ele alındığında antik Mısırlıların kelimelerle oynamayı sevdikleri ifade
edilebilir.
İnsanın yaratılışıyla ilgili olumsuz hikâyeye dönelim. Atum’un Tefnut ve
Shu’yu araması için görevlendirdiği güneş gözü tanrıçası farklı isimlerle de
anılan bir tanrıçadır. Ra’nın gözü olarak da bilinen bu tanrıça bazı yerlerde aslan
tanrıça Sekhmet veya inek tanrıça Hathor olarak da isimlendirilir (Burada Ra’nın
gözünü Horus’un gözü ile karıştırmamak önemlidir. Zira Horus’un ezeli düşmanı Seti
tarafından çıkarılan ve sonrasında Thoth tarafından iyileştirilen gözü çok
farklı bir hikâyedir. Merak edenler konuya yönelik bu yazımı okuyabilirler). Yaratıcı
güneş tanrısı Atum, kızı güneş gözü tanrıçası olmadığı zaman adeta kördür. Güneş
gözü tanrıçasının yokluğunda Atum, yaratıcı sezgi ve önsezi gücünü geçici
olarak yitirir. Bu durum Atum’u zayıflatır, Atum'un sağduyusunu yitirmesine sebep olur.
Kızı güneş gözü tanrıçasının yokluğunda bir hâyli sıkılan ve kendini yapayalnız
hisseden Atum kendine yeni bir güneş gözü edinir/yaratır. Kızı güneş gözü
tanrıçası, döndüğünde yerini başkasının aldığını görünce büyük bir öfke nöbeti
geçirir. Atum’a büyük bir öfke ve nefret duyar. Kendisine duyulan öfke
karşısında üzülüp gözyaşı döken Atum’un gözyaşlarından insanlık oluşur. Dolayısıyla
bu hikâyede insanlar öfke ve mutsuzluğun bir ürünü olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu sebeple insan, “mükemmel olmayan” bir üründür.
Tanrıça Sekhmet (güneş gözü tanrıçası) |
Güneş gözü tanrıçası Atum’a duyduğu öfke sebebiyle adeta bir soykırım yapar ve insanlığı yok etmeye başlar. Öfkesi sebebiyle binlerce insanı adeta katleden güneş gözü tanrıçası öfkeli durumunda aslan tanrıça Sekhmet’tir. Öfkesi gözünü kör eden Sekhmet, Atum’u duyamaz. Bu sebeple Atum Sekhmet’i kandırmak için çölü biradan oluşan bir karışımla kırmızıya boyar. Zira Atum, kendi yarattığı insanlığın yok olmasını istemiyordur. Çöldeki bu kırmızılığı kana benzeten Sekhmet bunu içer ve sarhoş olur. Ayıldığında (uyandığında) ise artık öfkesi dinmiş, insanlara karşı barışçıl bir tanrıça olan Hathor’a dönüşmüştür. Atum ise bir süre sonra insanları yönetmekten sıkılır ve gökyüzü tanrıçası Nut’a kendisini cennete götürmesini ister. Atum artık yeryüzünden çekilmiştir. İnsanlığı terk etmiştir.
Atum’un yokluğunda yeryüzünü İsis, Osiris, Seth ve Horus idare eder. Fakat kaos tabii ki hâlâ bitmemiştir. Osiris’in kardeşi Seth tarafından bedeninin bin parçaya ayrılması, Horus’un yine amcası Seth tarafından gözünün oyulması ve daha nice çekişme, kaos, düşmanlık, entrika devam etmiştir. Tüm bunlar başka bir yazının konusu olsun ve biz insanlığın yaratılışı hikâyesine devam edelim.
Kutsal dokuzlular (ennead) olarak ifade edilen tanrı/tanrıça grubu (bu görselden ennead'ın soy ağacını görmek mümkün) |
İnsanlığın yaratılışıyla ilgili olumlu hikâye ise Bremner-Rhind papirüsünde
geçer (söz konusu papirüste İsis ve Nepthys’ın şarkısı, karanlığın ve kaosun
yılan tanrısı şeytani Apep’i yenmekle ilgili metinler ve ritüel metinleri yer
alır). Hikâyenin bu versiyonunda yaratıcı güneş tanrısı Atum, çocukları Shu ve
Tefnut’un dönüşünden duyduğu mutluluk sebebiyle gözyaşı döker ve doktüğü bu
mutluluk gözyaşlarından insanlık oluşur. Dolayısıyla bu hikâyeye göre insanlık,
mutluluk gözyaşlarının bir ürünüdür.
Mısır mitolojisine göre insanlar Atum’un gözyaşlarının bir ürünüdür. Bir
versiyona göre mutsuzluğun bir ürünü olarak “kusurlu”, bir versiyona göre ise
mutluluk gözyaşlarının bir ürünü. Bu noktada hangi versiyonu kabul edeceğiniz
insanlığa ilişkin algınızla ilgili. Öte yandan insanlık tarihine bakıldığında
insanların isyankâr, yağmacı, yıkıcı, kaotik, haksızlık yapan rolüne uygun
olarak Atum’un mutsuzluk gözyaşlarının bir ürünü olduğunu düşünmek çok da zor
olmayacaktır. Siz ne dersiniz?