14 Ağustos 2025 Perşembe

Hiyeroglifler 101-Ünite 1

Hiyeroglifler fonogram ve ideogram olmak üzere iki sınıfa ayrılır (Giriş dersinde Champollion’un hiyerogliflerle ilgili bu bilgiyi keşfeden kişi olduğunu belirtmiştim). Fonogram, tıpkı bir alfabedeki harfler gibi ses belirten sembollerdir. Hiyerogliflerde fonogramlar tek harfli, iki harfli veya üç harfli şekilde karşımıza çıkabilir. Türkçeyi oluşturan Latin alfabesinde sadece tek harfli sesler yer aldığından bu durum şimdilik size karmaşık gelebilir. Fakat hiyeroglif çözümlemesi yaptıkça fonogramları anlamak daha kolay bir hâle gelecektir.

Hiyerogliflerde sesli harfler olmasına rağmen genellikle sesli harflerin yazılmadığına, Mısırbilimcilerin ise okumayı kolaylaştırmak için sessiz harfler arasına genellikle “e” harfini eklediklerine Giriş dersimizde değinmiştim  (sesli harflerin yazılmaması yerden tasarruf etmekle ilgili olabilir, tıpkı günümüzde sosyal medyada yapılan çoğu yazışmada “zamandan tasarruf etmek (!)” için sesli harflerin çıkarılıp kelimelerin sesten mahrum bırakılarak yazılması gibi. Bunu “tamam” kelimesinin sosyal medyadaki evrim sürecinde görmek mümkün: Tamam-tam-tmm-tm). Örneğin yemek yemek anlamına gelen bir fiil olan “sedeb”, kumaş anlamında bir isim olan “hebes” ve ekmek anlamındaki “te” gibi kelimeler hiyerogliflerle yazılırken e harfleri yazılmamıştır. Okumada kolaylık olması için Mısırbilimciler bu kelimelere e harfini eklemiştir. Dolayısıyla Antik Mısırlılar bu kelimeleri sadab, habas, sidib, hibis vb. şekillerde telaffuz etmiş olabilirler. Fakat ilk derste de belirttiğim gibi bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz.

Hiyerogliflerle ilgili fonogram gibi önemli olan bir diğer unsur da ideogramdır. Hatırlarsanız ilk derste Arap bilgin İbn-i Vahşiye’ye kadar hiyerogliflerle ilgili araştırma yapanların hiyerogliflerin sadece sembollerden yani ideogramlardan ibaret olduğunu, fonetik (ses) bir değeri olmadığını düşündüklerini söylemiştim. İbn-i Vahşiye ise hiyerogliflerin fonetik değeri olduğunu ortaya atan ilk kişi olarak hiyerogliflerin Champollion tarafından çözümlenmesine önemli bir katkı sağlamıştır. İdeogramlara dönecek olursak ideogramın, gösterdiği şeyi resmeden bir sembol olduğunu ifade edebiliriz. Dolayısıyla bir ideogramın fonetik bir değeri yoktur.

 

Yukarıdaki örnek, kumaş anlamına gelen hebes kelimesinin hiyeroglif karşılığıdır. Hiyeroglifleri okuyabilmek için okuma yönünü bilmek son derece önemlidir. Hiyeroglifler sağdan sola, soldan sağa veya yukarıdan aşağıya doğru yazılıp okunabilir. Okuma yönünü tayin edebilmek için hiyerogliflerdeki insan, hayvan veya bunlara dair şekillerin hangi yöne baktığını bilmek gerekir. Yukarıdaki örnekte b harfine karşılık gelen bacak sembolünün yönünün sola doğru olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla okumanın soldan sağa doğru yapılması gerekir. Soldaki dolanmış ip ya da kıvrılmış lif şeklindeki ilk sembolün harf karşılığı h, bacak şeklindeki ikinci sembolün b, kıvrılmış kumaş şeklindeki üçüncü sembolün ise s’dir [ilgili semboller size kıvrılmış lif ya da kıvrılmış kumaşı çağrıştırmıyor olabilir fakat genel kabul görmüş hiyeroglif literatüründe (baknz: Gardiner list) bu şekillere bu isimler verildiği için ben de burada bu isimleri yazmayı uygun gördüm]. Bir araya geldiklerin “hbs” (yani hebes) olarak okunarak kumaş anlamını verirler. Kumaş anlamı konusunda bizi temin eden ise en sağdaki fonetik değeri olmayan yani telaffuz edilmeyen ideogramdır. Dikkat edilirse bu şeklin bir dokuma tezgahını andırdığını anlayabilirsiniz.


Yukarıdaki örnek ise yemek yemek anlamına gelen “sedeb” kelimesinin hiyeroglif karşılığıdır. İlk olarak metindeki sembollerin yönüne bakmamız gerektiğini söylemiştim. Bu metinde sembollerin sola bakması, hiyerogliflerin soldan sağa doğru okunması gerektiğini gösteriyor. İlk sembol s, ikinci el sembolü d, üçüncü bacak sembolü ise b harflerine karşılık gelerek sedeb kelimesini oluşturuyor. Sondaki elini ağzına götürmüş (yeme eylemini ifade ediyor) insan sembolünün ise bir ideogram olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Bu sebeple telaffuz edilmez, sadece anlamı verir/güçlendirir.

İdeogramlar okuyucunun özellikle sesteş kelimeleri ayırt etmesini sağlayarak metnin doğru bir şekilde anlaşılmasını kolaylaştırır. Örneğin “setep” kelimesi hem doğramak anlamında bir fiil hem de paçavra anlamında bir isimdir (artık tahmin edebileceğiniz üzere bu kelimenin yazımında sadece sessiz harfleri karşılayan stp hiyeroglifleri kullanılır). Bu kelimenin yanında bıçak şeklinde bir ideogram olduğunda kelimenin “doğramak”, kumaş tezgahına benzer bir ideogram olduğunda ise “paçavra” anlamında kullanıldığı kolaylıkla anlaşılabilir.

Yukarıdaki örneklerden yola çıkarak Antik Mısırlıların bir kelimeyi ifade etmek için hem fonogramları hem de ideogramları kullanarak beynimizin sağ ve sol yarım kürelerine hitap etmekten hoşlandıklarını ifade edebiliriz. Zira harflere dayanan alfabeler sol beyne hitap ederken sezgisel yaklaşım ve sembolik düşünme sağ beyinle ilgilidir. Bu açıdan bakıldığında hiyeroglif okumalarının beynimizin hem sol hem de sağ yarım küresini harekete geçirerek beyin jimnastiği yapmamızı sağladığını ve belki de bizi daha zeki bir hâle getirdiğini iddia etmek pek de yersiz olmaz. Bu konuyla ilgili yazım için şurayı tıklayabilirsiniz.

Bu dersin başlangıcında fonogramların tek harfli, iki harfli ve üç harfli olabileceğinden bahsetmiştim. İlk olarak tek harfli fonogramlara bir bakalım:

Tek harfli fonogramlar:


Yukarıdaki tablo klasik Mısır dilini (yani orta krallık dönemi dili, giriş dersimizde bahsetmiştim) oluşturan tek sesli hiyeroglifleri kapsıyor. Bu tablodaki hiyerogliflere Ptolemyler döneminde O ve L sesleri eklenmiştir. Zira Ptolemy yazmak için bu seslere ihtiyaç vardı (Ptolemyler döneminde yaşamış Kleopatra isminin yazılması için de O ve L harflerine ihtiyaç var). O ve L harflerinin fonogram karşılıklarının sırasıyla ters duran balon şeklinde bir kement ve aslan olduğunu bilmekte fayda var.

Üstteki "O" harfine karşılık gelen hiyeroglif, alttaki ise "L" harfine karşılık gelen hiyerogliftir (Ptolemyler döneminde kullanılmaya başlanmıştır). 


Tabloda dikkatinizi çekmesi gereken bir kavram da transliterasyondur. Transliterasyon, harf çevirisi anlamına gelir. Yani harflerin nasıl okunması gerektiğini gösterir. Genellikle İngilizcedeki translation (tercüme) ile karıştırılır fakat ikisi aynı şey değildir. Kendi ismimden örnek vermek gerekirse Gizem ismini hiyerogliflerle yazmak istersem transliterasyonunu yapmam gerekir. Yani ismi oluşturan harflerin (varsa) tek tek hiyeroglif karşılıklarını alıp yazmalıyım. Dolayısıyla özel isimler söz konusu olduğunda özel bir isim (örn. Gizem isminin) Mısır diline tercüme edilerek yazılmaz, translite (bu kelimenin Türkçesi yok, o yüzden bu şekilde yazdım) edilerek her bir harfinin hiyeroglif karşılığı alınarak yazılır.

Tablodaki transliterasyon sütunlarına dikkat ederseniz bazı harflerin transliterasyon karşılıklarının birebir o harfe denk geldiğini, bazı harflerin transliterasyon karşılıklarında ise farklı sembollerin olduğunu görebilirsiniz. Örneğin ilk satırdaki kuş şeklindeki “a” uzun bir a olarak okunmalıdır (aa gibi). Mısırbilimciler bunu belirtmek için bu harfin transliterasyon karşılığında üçe benzer bir sembol kullanmışlardır. Dördüncü satırdaki kol şeklindeki a harfi ise kısa okunması gereken bir a’dır (sadece a). Mısırbilimciler bunu belirtmek için bu harfin transliterasyon karşılığı olarak kesme işareti kullanmışlardır. Sağ sütundaki ikinci ve üçüncü satırlarda yer alan h harfleri boğazdan okunması gereken harflerdir. Bunu belirtmek için transliterasyon karşılıklarında h harfinin altında yay veya çizgi işaretleri kullanılmıştır. Sağ sütunun 10. satırında yer alan t harfinin altındaki çizgi, bize o harfin ç gibi okunması gerektiğini belirtir. Sağ sütunun son satırındaki d harfinin altındaki çizgi ise onun c gibi okunması gerektiğini ifade eder.

Şimdi de iki harfli bazı fonogramlara bakalım:

Artık transliterasyonun ne demek olduğunu bildiğimize göre ikinci satırdaki hn fonogramındaki h harfinin altındaki çizginin ya da sağ sütunda ikinci satırdaki d’nin altındaki çizginin ve yanındaki üçe benzer sembolün ne anlama geldiğini anlayabiliriz (h’nin altındaki çizginin o harfin boğazdan okunması gerektiğini, d’nin altındaki çizginin d’yi c’ye dönüştürdüğünü ve yanındaki üçe benzer şeklin de uzun a olarak okunduğunu artık biliyoruz).

İki harfli bazı fonogramların anlamsal karşılıklarını, Eski Mısır diliyle ilgili kelime dağarcığınızı genişletmek için vermek isterim. Örneğin ilk satırdaki “wer”, “büyük”, “önemli” anlamlarına gelen bir sıfattır. İkinci satırdaki “khen”, şeklinden de tahmin edilebileceği üzere “hayvan derisi” anlamına gelir. Sağ sütunun ilk satırındaki “aa”, “büyük”, “geniş” gibi anlamlara gelen bir sıfattır (iki şekilde de gösterilebildiğine dikkat ediniz).

Şimdi de üç harfli bazı fonogramlara bakalım:



Üç harfli fonogramlar içinde ilerleyen derslerde göreceğimiz sunu formüllerinde sıkça geçen bazı hiyerogliflerin anlamsal karşılıklarını şu şekilde belirtebiliriz:

Ankh: Yaşamın sonsuzluğunu, sürekliliğini ve insanı temsil eder. Yaşam anahtarıdır. Bununla birlikte dairesel kısım Nil’in deltasını, aşağıdaki kısım ise Nil’in yatağını sembolize eder. Aynı zamanda ateşin ve suyun kesişiminden ortaya çıkan ülke olan Mısır’ın da sembolüdür.

Neçer: Tanrı

Wab: Saf olan

User: Güç (hükümdarlık asası)

Nefer: İyi, mükemmel (Eski Mısır’da Snefru, Nefertiti, Nefertari gibi önemli kişiliklerin isimlerinde geçer)

Kheper: Oluşmak, varoluşa gelmek, dönüşmek, kendini yaratmak gibi anlamlara gelir. Doğan güneşi ve kendi potansiyelini keşfetme uğraşındaki insanı sembolize eder. Kheper’in kanatları kapalıysa bu, bilgelik arayışındaki insan anlamına gelir. Kanatları açık Kheper ise potansiyelini keşfetmiş ve bilgeliğe ulaşmış insandır.

Aped: Kümes hayvanı

Öğrenmeyi pekiştirmek için bir soru sorarak bu üniteyi burada sonlandırıyorum:

Bu derste gördüğümüz Kheper ile Giriş dersimizde gördüğümüz Piramit Metinleri arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir? Üzerinde düşününüz.

………………………..

Türkçe kaynak ve ileri okuma önerileri:

Eski Mısır hiyeroglifleri ile ilgili Türkçe kaynak yetersizliği, hiyeroglifleri öğrenmek isteyen Türkler için önemli bir eksiklikti. Bu noktada hiyeroglifler hakkında detaylı bilgi edinebileceğiniz ve benim de bu seriyi hazırlarken çokça faydalandığım Türkçe kaynak için Duygu Alkan Erdoğdu’nun Udemy’deki hiyeroglif eğitimlerini takip edebilirsiniz. Ayrıca yine Duygu Alkan Erdoğdu tarafından yazılmış olan Amon Okulu kitabını da şiddetle tavsiye ederim. İlgili kitap, Mısır felsefesinde derinleşmenizde bir adım olabileceği gibi Eski Mısır hakkında bildiğiniz bazı şeylerin ne kadar da yanlış olduğunu ya da tarih boyunca yanlış yorumlanıp aktarılmış olduğunu fark etmenizi de sağlayacaktır. Yazar,  Amon Okulu’nun devamı niteliğinde ikinci kitabının da çıkacağı müjdesini vermiştir. Ben de ikinci kitabı büyük bir heyecan ve merakla bekliyorum.

…………………………..

Her ünite sonunda Amon Okulu kitabında Türkçe tercümesine denk geldiğim Karnak Metinleri’nde geçen cümlelerden hoşuma giden ve öğrenme ve öğretme yolculuğu içinde bulunan herkese ilhâm olabileceğini düşündüğüm cümleler paylaşacağım. Bu ünite sonundaki Karnak Metni cümlemiz şu olsun:

“Duymak istemeyenlere öğretmeyin.”

Kanatları kapalı bir Kheper isek kanatlarımızın açılması, henüz bir Kheper değilsek de Kheper olabilmek dileğiyle 2. Ünite'de görüşmek üzere;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder